Avusturya, 12.Cumhurbaşkanını seçmek için 24 Nisan 2016 Pazar günü sandığa gitti. Ülke genelinde 6 Milyon 382 Bin 484 seçmenin sandığa gitme oranı yüzde 68.1 olarak gerçekleşti. 6 adayın yarıştığı seçimlerde adaylardan hiçbiri Cumhurbaşkanı seçilebilmek için gerekli olan yüzde 50’den fazla oyu alamayınca Cumhurbaşkanını belirleme işlemi ikinci tura kaldı.
İlk turda aşırı sağcı parti FPÖ ( Avusturya Özgürlükçüler Partisi) adayı Norbert Hofer oyların yüzde 35.4’ünü alarak birinci sırada, Yeşiller’in (GP) desteklediği Alexander Van Der Bellen yüzde 21.3 oranında oy alarak ikinci sırada yer alarak ikinci tur seçimlerde Cumhurbaşkanlığı adayı olmaya hak kazandılar. Ülkede ikinci tur seçimler 22 Mayıs 2016 tarihinde yapılacak.
Cumhurbaşkanlığı için ilk turda yarışan adaylar ve aldıkları oy oranları şöyle :
- Sağcı Avusturya Özgürlükçü Partisi’nden (FPÖ) Norbert Hofer – % 35.4
- Yeşiller Partisi’nden (Grünen) Alexander Van der Bellen – % 21.3
- Bağımsız aday eski Yargıtay Başkanı Irmgard Griss – % 19.0
- Avusturya Halk Partisi’nden (ÖVP) Andreas Khol – % 11.2
- Avusturya Sosyal Demokrat Partisi’nden (SPÖ) Rudolf Hundstorfer – % 10.9
- Bağımsız aday iş adamı Richard Lugner – % 2.3
Aşırı sağcı Avusturya Özgürlükçüler Partisi (FPÖ) adayının heyelan etkisi yaratan başarısı, Avusturya siyasi arenasını şoka uğrattı. Tüm anket sonuçları ve kamuoyu araştırmacılarının söylemlerinin aksine Norbert Hofer, daha ilk turda oyların % 35,4´üne ulaştı. Cumhurbaşkanlığı seçiminde favori isim olarak gösterilen Yeşiller Partisi adayı Alexander Van der Bellen ise %21,3 oy oranıyla 2. sırada yerini aldı.
Bağımsız aday eski Yargıtay Başkanı Irmgard Griss % 19.0 oy alırken, İktidar partileri Avusturya Halk Partisi adayları Khol (ÖVP) %11,1 ve Avusturya Sosyal Demokrat Partisi adayı Hundstorfer (SPÖ) % 10,9 oy oranlarıyla açık ara arkalarda kaldılar. Son sırada ise beklendiği üzere oyların %2,3’ünü alan Richard Lugner yeraldı. Simdi su soru kafaları kurcalıyor, FPÖ´nün bu denli etki yaratan başarısı nasıl oluştu?
Aşırı sağcı Avusturya Özgürlükçüler Partisi (FPÖ) ve dolayısıyla Norbert Hofer, ülkede giderek tırmanan müthiş yabancı düşmanı atmosferden nemalanıyorlar. Ayrıca diğer partilerin mülteci karşıtı siyasetleri de bu sonucun oluşmasına neden olan faktörlerden. Oysa, anketler ve kamuoyu araştırmaları bu seçimler için Yeşiller Partisi’nden (Grünen) Alexander Van der Bellen´i açık ara favori, Bağımsız aday eski Yargıtay Başkanı Irmgard Griss’i de 2. tura çıkacak diğer aday olarak gösteriyorlardı. Açıkçası, Norbert Hofer ve FPÖ tehlikesinden kamuoyunda ve medyada hiç bahsedilmiyordu.
Ancak seçim tarihi yaklaştıkça, Norbert Hofer 2. tura çıkabilecek isimlerden biri olarak dillendirilmeye başlanırken, burada bile Yeşiller Partisi’nden (Grünen) Alexander Van der Bellen favori olarak gösteriliyordu.
Çoğu destekleyicilere ve oy kullanacaklara bu anket sonuçlarıyla her şeyin zaten bu şekilde sonuçlanacağı intibaı veriliyordu. Bundan dolayı, mektupla da oy kullanma imkanı olmasına rağmen, seçim sonuçlarının anketler doğrultusunda çıkacağından emin olan birçok seçmen oylarını kullanmadılar. Ancak aşırı sağcı FPÖ, ciddi bir şekilde çalışmalarına devam etti ve taraftarlarını oy sandıklarına taşımasını bildi.
Çok enteresan bir gösterge ise; FPÖ’nün, gençlerin ve eğitim seviyesi düşük insanların gönlünde yer edinmesi oldu. FPÖ, oylarının çoğunu bu kesimden aldı. Bir diğer etken de SPÖ-ÖVP koalisyonunun ortak bir adayla seçime katılmayışı. Ortak bir aday, güçlü bir iktidarın göstergesi olarak insanları bu yönde mobilize edebilir ve şu haliyle oyların parçalanmasına neden olmazdı.
Tüm etkenlere rağmen, SPÖ ve ÖVP kendi adaylarıyla seçime ayrı ayrı katıldılar. Zafer sarhoşluğundaki iktidar partilerinin bir diğer hatası da; adaylarını karizmatik olmayan ve seçim programları parti programlarıyla aynı olan kişilerden seçmeleriydi. Burada kamuoyu araştırmaları iktidar partilerinin 2. tura çıkamayacağı yönündeki söylemleri ile isabetli bir öngörüde bulundular.
Bu seçim sonuçları, 2. Cumhuriyet döneminden beri aralıksız iktidarı paylaşan ve Cumhurbaşkanını belirleyen iktidar ortağı 2 partinin tahtının sallanmaya başlandığını ve ağırlıklarını kaybettiklerini göstermektedir. Ayrıca klasik konular olan sosyal güvenlik, eğitim ve iskan, yabancılar meseleleri, İslamiyet, Türkler ve mülteciler gibi konular da bu sonuçlara yol açmış görünüyor. Bu kutuplaşmalar, siyasi orta kesimi ortadan kaldırmış, sağa ve sola kaymalara neden olmuştur.
Cumhurbaşkanlığı 2. tur seçimi için etken olacak ana faktör, Alexander Van der Bellen ve Norbert Hofer´in seçmenlerini tekrar mobilize edebilme durumu olacaktır ki, burada Norbert Hofer daha avantajlı gözüküyor. Öte yandan; ÖVP ve Irmgard Griss seçmenlerinin oyları da sonuçları belirleyecek faktörlerden. Başbakan Faymann, SPÖ olarak ve NEOS partisi, Alexander Van der Bellen´e desteklerini şimdiden ilan ettiler.
Müslüman seçmenlerin durumu şimdiye kadar hiç bu kadar önem ve endişe arz etmemişti. Irkçı parti FPÖ´nün adayının, İslamiyet´ in Avusturya´ya ait olmadığı söylemi, olası bir FPÖ´lü cumhurbaşkanının, 2018´deki genel seçimlerin bir ön sinyali olarak da görülebilir. Özellikle Avusturya sivil ve siyasi atmosferinin gözle görülür bir biçimde sağcı refleksler gösterdiği bu günlerde, önümüzdeki Avusturya İslam Cemaati (IGGiÖ) seçimlerinin dikkatle takip edilmesi büyük bir önem arzetmektedir.
Burada, gündeme gelebilecek problemlere karşı dik bir duruş sergileyebilecek, güçlü ve aktif bir liderin başta olması gerekiyor.